29 Mart seçimlerinden önce yaygın görüş, bu seçimlerin Türkiye ve Ak Parti için bir kırılma noktası olabileceği şeklindeydi.
Ortaya çıkan sonuçlar bu görüşün çok da doğru bir görüş olmadığını ortaya çıkardı aslında.
Zira Ak Partinin aldığı oy küçümsenmemeli.
Ak Parti hala Türkiye’nin en büyük kitle partisidir.
Ak Parti’nin oy oranı %30’un altına düşmediği sürece en büyük iktidar adayıdır.
Başarısız görünen tarafı ne o zaman?
Bir önceki genel seçimde alınan %47’lik orana göre Ak Parti başarısız kabul edilebilir.
Ancak bu seçimin bir yerel seçim olduğu unutulmamalıdır.
Daha çok adaylar, projeler ve hizmetler ön plana çıkar.
Muhalefet partilerinin seçim kazandığı illere bakıldığında bu sonuçlar kolaylıkla görülebilir.
İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Antalya gibi büyükşehirlerin aday kaynaklı fazla oyları çıkardığımızda geriye CHP’nin hangi oy oranı kalacak acaba?
Aynı durum diğer partiler için de geçerlidir.
Onun için muhalefet partileri o kadar sevinmesinler.
Bir genel seçim olsa bu kadar oy alamayacaklarını bilmeleri lazım.
,"sans-serif";">Fakat burada bir konu çok önemlidir.
O da Başbakanın bundan sonra takınacağı tavır olacaktır.
Öncelikle bir şekilde siyasal danışmanları, siyasal iletişimcileri, stratejistleri, Ak Partinin mutfak çalışmasında kim var ise bu arkadaşların Başbakanı rehabilite etmeleri gerekiyor.
Başbakan’ın çok sakin olması lazım.
Başbakan’ın ne olursa olsun sinirlenmemesi lazım.
Başbakan’ın sonuçları biraz ti’ye alması lazım.
Başbakan’ın yüzünün gülmesi lazım.
Başbakan’a sorulan soruların çoğu provakatif amaçlıdır.
Bu soruların amacı zaten Başbakan’ı sinirlendirmektir.
Başbakan sinirlendiği zaman uygun olmayan kelimeler, uygun olmayan cümleler kurabiliyor.
Bu kelimeler, bu cümleler ondan sonra muhalefete malzeme olmaktadır.
Onun için sonuçları ti’ye almalı bazen Başbakan.
Başbakan bilmelidir ki bundan sonra çok daha üzerine geleceklerdir.
Ters sorulara gülerek, tebessüm ederek cevap vermelidir.
Çok acele etmemelidir.
Farklı bir lider portresi çizmelidir.
Ama bir şey daha yapmalıdır.
Kendisini yenilemelidir.
Ekibini revize etmelidir.
Etrafında güvendiği kadın siyasetçilerin sayısını arttırmalıdır.
Erkek egemen bir ekip dengeli bir siyasi lider portresi ortaya çıkaramaz.
Sonuç olarak, siyaset borsa gibidir.
İnişleri çıkışları çoktur.
Burada önemli olan bu iniş ve çıkışlarda lider olabilmektir.
Sakin ve soğukkanlı olmaktır.
Danışmanlar göreve lütfen!!!