Mevcut siyasi partiler içerisinde kurumsal alt yapısı en güçlü siyasi parti tartışmasız CHP’dir.
Türkiye’nin değişik dönemlerinde söz sahibi olmuştur.
Demokrasi kültürümüzün gelişmesi için üzerine düşeni yapmıştır.
Değişik dönemlerde ihtilalların, askeri darbelerin mağduru olmuştur.
Mahkemeler tarafından belli dönemlerde kapatılmıştır.
Çok parlak geçirdiği dönemleri olmakla birlikte özellikle 1980’li yıllardan sonra istenilen, arzu edilen başarıyı sağlayamamıştır.
Hatta 18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinde seçim barajına takılarak TBMM’ye bile girememiştir.
2013 yılına geldiğimizde de CHP’nin geleceği ile ilgili olarak maalesef elimizde çok iyi veriler bulunmamaktadır.
Bu kadar güçlü bir geçmişi olan CHP neden bu duruma düşmüştür?
Bunun birçok nedeni vardır.
Çok özet olarak belirtmek gerekirse son 10 yılda karşısında çok güçlü bir Ak Parti çıktı!
Ak Parti; başta CHP olmak üzere diğer siyasi partilere pek fırsat alanı vermedi.
Ak Parti; diğer partilerin kullandıkları birçok siyasi argümanı kullanarak onlara diyecek söz bırakmıyor.
Ak Parti girdiği seçimlerin hepsinde ezici bir üstünlükle galip çıkmıştır.
Siyasette
, gücü belirleyen seçmen desteğidir.
Özellikle CHP, Ak Partinin bu gücü karşısında alternatif politika üretmede çaresiz, seçmen desteğini arttırmaya yönelik ikna edici politika üretmede yetersiz kalmıştır.
Kamuoyundaki, CHP her şeye muhalefet eder algısını kıramamıştır.
Sürekli negatif politika yaparak seçmenin antipatisini kazanmıştır.
Seçmen tercihlerini etkilemek için politik pazarlama uygulamalarının seçmenin arzu ettiği şekilde içerisinin doldurulması gerektiği gerçeğini görememiştir.
Politik pazarlama bütün unsurlarıyla ilke ve yöntemlerine göre kullanıldığı zaman başarı getirir.
Günümüzün seçmen tercihleri çok farklılaşmıştır.
Seçmen tercihlerinin iyi okunması gerekmektedir.
Yeni Anayasa yapma sürecinde, hükümetin Suriye ilgili politikalarında, hükümetin terörü bitirme sürecinde, hükümetin ülkenin geleceğini belirleyen bazı temel kanunların tartışması sürecinde CHP, seçmenin arzuladığı tavır ve söylemleri sergilemede kabul edilebilecek politikaları üretmede yetersiz veya zamanlama hataları yapmıştır.
Bir başka ifade ile CHP kendini güncellemede yeterli refleksleri gösterememiştir.
Doğru refleksleri göstermediğiniz zaman da seçmen, politikalarınıza karşı mesafeli davranmaktadır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son Avrupa ziyaretinde Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu Başkanı Swoboda ile yaşadığı durum aslında CHP’nin kafasının çok karışık olduğunu göstermektedir.
Bu olayın tam da ABD’de devlet başkanlarına uygulanan protokol ile kabul edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti ile ayni tarihlere denk gelmesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir başka şansızlığı olmuştur.
Bu olay CHP içinde tartışılacaktır, tartışılması gerekmektedir.
Sözün özeti şudur; CHP, kendini “çek” etmelidir.
Söylemleri, politikaları, seçmen tercihlerini etkileme yöntemleri, muhalefet yapma stratejileri, mutfak Ar-Ge çalışmaları, parti vitrini revizyon gerektirmektedir.
CHP’nin bu gücü ve kültürü vardır.
CHP; ben CHP’lileri elimde nasıl tutabilirim diye politika yapmamalı!
CHP; ben Ak Parti’liyi, MHP’liyi, BDP’liyi, bağımsız seçmeni nasıl ikna eder CHP’li yaparım diye politika yapmalı!
Bu kolay mı?
Mevcut haliyle bence çok zor.