DEMOKRASİMİZ NEREYE DOĞRU GİDİYOR

18/08/2015 | Doç. Dr. Ahmet TAN | 149


Demokrasi

 

, tüm vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir.

Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilirler.

Demokrasiyi diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın kullanılan devlet sistemi haline gelmesinin nedeni diğer yönetim sistemlerine göre daha iyi işlemesi olarak kabul edilmektedir.

Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hâlâ devam eden bir tartışmadır.

Bunun sebepleri arasında ülkelerdeki bazı kurumların görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları ve aslında genel bir kavram olan demokrasinin tek başına kullanılması gibi sebepler gösterilebilir.

Demokrasi; çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvenceye alan yönetim, fakirin yönetimi, sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim gibi çok değişik atıflar yapılmaktadır.

Çoğunluk, azınlık, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasıdır. Günlük hayatta halkın

 

, bir ülkede yaşayan tüm insanları kapsadığı düşünülse de pratikte demokrasi tarihinden beri halka bir sınırlama konmuştur.

Örneğin Fransız Devrimi'nden sonra yapılan seçimlerde oy verme hakkı sadece belli miktarda  vergi verebilen vatandaşlara tanınıyordu,  ABD'de güney eyaletlerdeki siyah ırkın ilk kez oy kullanabildiği tarih 1960'lardır. Kadınlara seçme hakkı ilk kez 1893'te, Yeni Zelanda' da  verilmiştir.

Seçimlere tam katılım hakkı ise 20. yüzyıla kadar hiçbir ülkede verilmemiştir.

Bu verilere, halkı oluşturan bireylerin öz iradelerinden kaynaklanan mutabık olmama durumunu da katarsak; pratikte halk çoğunluk anlamına dönüşür.

Demokrasiye yapılan atıflarda görüleceği üzere, halkın kendi kendini yönetmesi temel dayanaktır.

Bu ise kendileri adına karar alacak kişileri seçmeyi sağlayan oy vermenin yanında referandumlar gibi doğrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolaylı yollarla sağlanır.

Bu teorik bilgilerden sonra peki bizim demokrasimizin yeri neresi?

Veya bizim demokrasimiz nereye doğru gidiyor acaba?

Birkaç yıl öncesine kadar bu soruya tartışmasız çok rahat bir şekilde cevap vermek mümkündü.

Ancak ne olduysa son birkaç yılda bize bir şeyler oldu.

Eski hastalıklarımız depreşti!

Rahat bize fazla geldi!

Demokrasiyi yanlış anladık!

Çok ama çok rehavete kapıldık.

Onun için galiba bir süreliğine demokrasimiz yine tozlu raflardaki yerini alacak!

Göbeğini kaşıyan adam, kömürcü, makarnacı, gerici, çoban’dan sonra demokrasi literatürümüze “şerefsizler” kavramı da girmiş oldu.

Sözler “kurşun” gibi!

Kardeşliği bir kenara bıraktık.

Kin ve nefret tohumları ile nereye kadar gidebiliriz bilmiyorum.

Demokrasimizde ki siyaset problemleri çözme kabiliyetinde değilse yürüyecek daha çok yolumuz var demektir.

Allah yardımcımız olsun.

  •  
  • >