Öncelikle şunu belirteyim.
Bu konu uzmanlık alanım değil.
Sadece bir Müslüman ve bir akademisyen hassasiyeti ile konuyu dile getirmeye çalıştım.
Bir kaç gün önce Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye İstatistik Kurumuna yaptırdığı "Dini Hayat Araştırması" yayınlandı.
Biraz vakit ayırıp imceleme imkânım oldu.
Çok önemli ve çok ilginç sonuçlar içeriyor.
Her eğitimcinin, her akademisyenin, her sosyologun ve özellikle her siyasetçinin mutlaka okumasını öneririm.
Sonuçların bazıları malumu ilan, bazıları da çok ilginç.
Bu topraklarda yaşayan insanların %99,2'si kendisini Müslüman diye tanımlıyor.
Bana göre çok önemli bir oran bu.
Bunun kıymetini, bunun kadrini ve bunun değerini bilmemiz lazım.
İnandığımız değerlere göre uhrevi hayatımız en önemli hayattır.
Uhrevi hayatı ilgilendiren her konu en az uhrevi hayat kadar önemlidir.
Uhrevi hayat ile ilgili iş ve işlemler ihmal edilmemelidir.
Uhrevi hayat ile ilgili iş ve işlemleri ehlinin ellerine teslim etmemiz gerek!
Lafı nereye getireceğimi merak ettiniz değil mi?
Camilerde görev yapan insanlar kusuruma bakmasınlar.
Belki içlerinde işinin ehli olan çok iyi insanlar var.
Ama içlerinde öyleleri var ki farkında olmadan inanan insanların "dini hayatını" perişan ediyorlar.
Bir imamın şu lüksü yoktur.
"Ben istediğim gibi namaz kıldırırım, ben istediğim gibi namazı uzatırım, ben istediğim gibi hızlı kıldırırım".
Bir imam etteheyatüyü bir rekatta 25 saniyede, diğer bir rekatta 55 saniyede okumaz!
Secdeden ayağa kalkarken getirilen tekbirin usulü ve söyleme tarzı farklıdır, secdeden etteheyatüye giderken getirilen tekbirin usul ve söyleme tarzı farklıdır.
Şunu düşünebiliyor musunuz?
İmam etteheyatüye durulması gereken tekbiri öylesine dik ve öylesine sert bir şekilde getiriyor ki namaza konsantre olan cemaatin dışındakilerin hepsi ayakta, diğerleri yerde!
İmam, her haliyle cemaati yönetmeli, yönlendirmeli.
İmam; her haliyle kendisini namaza vermeli, konsantre olmalı.
Bir başka husus.
Bir köy imamının tarzı ile bir şehir, bir şehir kenar mahalle, bir şehir merkezi, bir otogar, bir hastane, bir üniversite imamının tarz ve usulü farklı olmalı.
Şuna kulaklarımla şahit olan birisiyim; imam cuma namazlarını çok uzattığı için ustam bizi cuma namazlarına göndermiyor!
Bunun hesabını hiç bir imam veremez!
Bizim dinimiz en makul dindir.
Bizim dinimiz akla en yakın olan dindir,
Bizim dinimiz dini hayatı en çok kolaylaştıran dindir.
Bir cuma namazında merkezi sistemde vaiz efendi cemaatle kılınan namazlarda dikkat edilecek hususları anlatıyordu.
O kadar güzel şeyler söylüyor ki cemaat pür dikkat dinliyor.
"Cemaatle kılınan namaz mümkün olan en kısa şekilde olmalı. Olur ya ayakta durmakta zorlanan olabilir! Olur ya işi çok acele olan olabilir! Olur ya bir yere randevusu olan olabilir! Olur ya hastanede hastası olan olabilir! Olur ya evde bekleyeni olabilir! Olur ya, olur ya, olur ya...."
Bunları dinleyenlerin içinde o camiinin imamı da var!
Cumanın iki rekat farzına durduk ve her rekatta imam efendi fatihadan sonra mübalağasız en az bir sayfa Kuran okudu!
Cami görevlileri bu kadar rahat olmamalıdırlar.
Cami görevlilerinin bu konularda çok ciddi bir pedagojik formasyondan geçirilmesine ihtiyaç var.
Görevlerini hakkıyla yapanlar müstesna ama sadece şekil olarak görevini yerine getiren o kadar çok imamımız var ki, bunların vebali çok ağırdır.
İmam ile müezzinlerin uyumsuzluğu konusuna hiç girmiyorum zaten!
İmam ile müezzinin birbirleriyle küs olduklarına şahit olan birisiyim!
Müzik diliyle birisi la notasından okurken diğeri sol notasından, si notasından okudukları çok olmuştur.
Farklı perdelerden okunduğunda kılınan namazlar hiç kimseye tat vermez!
Her iki görevli hem kendileriyle, hem de birbirleriyle detone olmamalıdırlar.
Bütün bunlar için Diyanet İşleri Başkanlığı belli bir takvim içerisinde tüm görevlileri işlerinin ehli insanların kontrolünde pedagojik formasyona tabi tutmalıdır.
Yeterli olanlarla yola devam edilmeli, yetersiz olanlarla yollar ayrılmalıdır.
Tüm görevliler işlerinin ehli müzisyenler tarafından eğitime alınmalıdırlar.
%92
,2'sinin Müslüman olduğu toprakta yaşayan insanlara başka türlü İslamiyet’i sevdiremeyiz.
Bunun vebali çok ağırdır.
Müslümanları İslamiyet "âşık" etme vakti gelmiştir!
Benden söylemesi.
..........