EĞİTİM, EĞİTİM, EĞİTİM!

12/11/2012 | Doç. Dr. Ahmet TAN | 148


Alışmak kötüdür.

Aslında kötü olan alışmak değil, kötü olan kötü veya yanlış bir şeye alışmaktır.

En kötüsü de, alışılan kötü şeye sıradan bir şey gibi bakmaktır.

Kötüye alışmaya sıradan bir şeymiş gibi bakmaya başladığınız zaman işler daha kötüye gitmeye başlar.

Bununla beraber sorgulamalar da başlar.

Bizler galiba eğitime böyle bakmaya başladık.

Eğitimdeki başarısızlığa alıştık

Antibiotica - Behandeling online

, sıradan bir durummuş gibi bakmaya başladık.

Bunu üzerimizden atmamız, ara sıra kendimizi ve kentimizi sorgulamamız gerekiyor.

Eğitim gönül işidir, fedakârlık ister, sevgi ister, aşk ister, heyecan ister, motivasyon ister.

Dersliklerimizin az olması, sınıflarımızın kalabalık olması mazeretimiz olmamalı.

Eğer iyi bir kadromuz var ise; şartlar ne olursa olsun “eğitim öğretimi” eksiksiz gerçekleştirebiliriz.

Eğitim işini sevmemiz, sevdirmemiz lazım.

Pedagojik formasyon eksikliğini gidermemiz lazım.

İşimizle ilgili kendimizi donatmamız, mevzuatı çok iyi bilmemiz lazım.

Eğitimde ödül ve cezayı ihmal etmememiz gerek.

Ceza yoksa bile her seviyede ödülü mutlaka uygulamamız lazım.

Bir okulda işler tıkır tıkır yürüyor, her şey dört dörtlük görünüyor; bir başka okulda işler karmakarışık, hiçbir işlem yürümüyor veya eksik yürüyorsa her iki okulu aynı kefeye koymamamız lazım.

Aynı durum çocuklarımızı okula taşıyan servisler için de geçerlidir.

Öğrenci servisleri eğitim öğretimde çok önemli bir işlevi yerine getirmektedir.

Çocuklarımızın trafik ihlallerinin çok normal olduğunu servislerde öğrendiklerini biliyor musunuz?

Veya çocuklarımızın kendi aracımızda istediği müziği, istediği ses düzeyinde dinlemenin çok normal olduğunu serviste öğrendiklerini hiç düşündünüz mü?

Eğitim öğretim sadece okulda verilenlerle ilgili değildir.

Eğitim; öncelikle evde başlar, okulda, sokakta, araçta, kafede, serviste, otobüste, dolmuşta, sinemada; kısaca  hayatın her alanında pekiştirilir.

En başta anne baba olarak, idareci olarak, Veli olarak, sıradan bir birey olarak sorumluluklarımız çok büyük.

Bunun farkında olmamız gerekiyor.

Sadece benim ile bir şey olmaz diye düşünmeyin.

Bir davranışımız bir kişiyi değiştirir, bir kişi bazen bir aileyi, bazen bir mahalleyi, bazen bir şehri, bazen de dünyayı değiştirebilir.

Sırası gelmişken Gaziantep ile ilgili bir tespitimi daha yapmalıyım.

Eğitim öğretimin daha sağlıklı ve nitelikli yönetilebilmesi için kesinlikle merkez ilçe sayımızı arttırmamız gerekiyor.

500.000’nin üzerinde öğrencimiz var.

Yönetilen kitleyi ne kadar küçültürseniz idare kolaylaşır ve verimliliğiniz o kadar artar.

Her merkez ilçeyi 200.000-300.000’lere çektiğimiz zaman çoğu şeyin değiştiğini hep birlikte göreceğiz.

Eğitim ihmale gelmez, gelmemeli.

Sonuç almak istiyorsak radikal değişikliklerden korkmamalıyız.

Gaziantep’in bunu yapacak kabiliyeti fazlasıyla vardır.

  •  
  • >