Siyaset böyle bir şey.
Sandık dili çok çok farklı bir şey.
Eleştirirsiniz, vurursunuz, kırarsınız, dökersiniz, incitirsiniz ama siyaset dili hiç tahmin etmediğiniz bir sonuç ile farklı şeyler söyler.
Siz söylediğinizle kalır ve yerine oturmak durumunda kalırsınız.
Efendim halk görmedi, halk yanlış tercih yaptı, halk cahil, halk şöyle, halk böyle dememek gerekiyor.
Eğer dersek, söylemeye devam edersek buna benzer sonuçlarla hep karşılaşırız.
Onun için siyaset metodolojisi ve muhalefet etme metodolojisini gözden geçirmek gerekiyor.
Halka bir şeyler anlatıyorsak kullanılan argümanları gözden geçirmemiz gerekiyor.
Çünkü ortada bir siyasi partinin aralıksız 12 yıl iktidarı var, 3 genel, 3 yerel seçim zaferi var!
Bütün bunların göz ardı edilmemesi gerek.
Cumhuriyet döneminde belki de ilk kez iktidarda olan bir siyasi parti haklı veya haksız bir şekilde acımasızca eleştirildi, lime lime doğrandı, parçalandı.
Bütün bunlar son sözü söyleyecek olan halkın gözleri önünde yapıldı.
Ayrıca bu siyasi parti bir yıllık iktidarda olan bir siyasi parti değildi.
Ve yine ayrıca bu siyasi parti iktidarda başarısız olan bir siyasi parti de değildi.
Artıları eksileri ayrı kefelere konulduğunda artıları daha fazla gelen bir siyasi partiydi.
Bir siyasi parti durduk yerde genel seçimde &49;50 civarında oy almaz.
Hele Türkiye gibi çok partili bir siyasal sisteminiz var ise &49;50 azımsanacak bir oy oranı değildir.
Bu kadar yüksek oy oranına sahip bir siyasi partiye karşı muhalefet yaparken de kullanılacak argümanlar, söylemler, gösterilecek davranışlar titizlikle seçilmeliydi.
Ak parti hiç tahmin etmediği ve hiç de hak etmediği bir süreç yaşayarak yerel seçimlere girdi.
Yerel seçim olmasına karşın öyle bir durumla karşılaştı ki seçim genel seçim hüviyetine döndü.
Ak partinin ve Recep Tayyip ERDOĞAN’IN istikbali ortaya konuldu.
Bir tarafta Ak Parti ve Başbakan, diğer tarafta diğer partiler.
Hepsi birlikte vurdular, vurdular, vurdular!
Bazı durumlarda vicdan ve insaf sınırları bile aşıldı.
O kadar ileri gidildi ki seçimi görmeden ülkeden kaçacak denildi!
Özel hayatı, sağlık durumu, geçmiş icraatları hepsi bir kenara bırakıldı.
Bütün bunlar da bir iki yıllık Başbakan’a karşı yapılmadı.
İstanbul gibi Türkiye’nin kalbi sayılan bir şehirde başarılı bir belediye başkanlığı, 12 yıl aralıksız devam başarılı bir Başbakanlık görevi yapan bir siyasetçiye yapıldı.
Halk bütün bunları gördü.
Gayrisafi Milli Hasılamızın &49;20’sini nüfusumuzun sadece &49;20’si paylaşıyor.
Bir başka ifade ile toplam gelirimizin &49;80’nini toplam nüfusumuzun &49;20’si paylaşıyor.
Bu ülkenin ekonomik problemleri, gelir dağılımı problemleri çözülmediği sürece bu manzaralarla karşılaşmaya devam ederiz.
Halkımız ekonomik şartları göz ardı ederek siyasi tercih yapacak düzeyde değildir.
Daha kat etmemiz gereken çok yol vardır.
Ekonomi olarak daha çok büyümemiz, daha çok gelişmemiz lazım.
Daha çok okul, daha çok üniversite, daha çok hastane, daha çok yol, daha çok köprü, daha çok baraj, daha çok havaalanı, daha çok hızlı trenler yapmamız gerekiyor.
Ve siyaset yaparken de kamplaşmayı doğuracak söz ve söylemlerden kaçınmamız gerekiyor.
Tabi karşılıklı olarak.
Sandıktan sağlıklı sonuç çıkmasını istiyorsak birbirimizi anlamamız, birbirimizi tanımamız, birbirimize saygı göstermemiz gerekiyor.
Son söz; halk olup biten her şeyi görüyor.
Yok, halk her şeyi görmüyor veya yanlış görüyor diyorsanız o zaman şu soruyu kendinize sorun lütfen.
Biz neyi, nasıl yaptık ki bu halk her şeyi görmedi?
Onun için halkın tercihine, halkın kararına saygı göstermek demokrasinin şiarıdır.
Ak partinin &49;46’lık oy oranı umarım tüm taraflarca iyi analiz edilir.
Daha fazla gerginlik, daha fazla ajitasyon, daha fazla rencide edici siyasi ortam istemiyoruz.
Herkes kendi işine baksın, vesselam.
........................................................