İNSAN GİTTİKÇE KARMAŞIKLAŞIYOR

05/07/2013 | Doç. Dr. Ahmet TAN | 159


Bir Avrupa ülkesinin en zengin insanlarından birinin tek çocuğu intihar ediyor.

İntihar ederken arkasından üç dört satırlık bir mektup bırakıyor.

Mektubunda; “Babacığım, hayal edemediğim şeyleri yaşattın. Gezmediğim, görmediğim bir yer, yaşamadığın bir şey kalmadı. Fakat bilemediğim, anlayamadığım bir boşluk var içimde. Kilitlendim, dayanamıyorum. Elveda”

Bir başkası; eline bir silah alıp onlarca, yüzlerce, hatta daha fazla kişiyi gözünü kırpmadan öldürebiliyor.

Bir başkası; annesi, babası, öğretmeni, incitici bir söz söyledi diye kendini üçüncü, dördüncü beşinci kattan boşluğa bırakıveriyor.

Bir başkası; eline bir bıçak alıyor annesi, babası, kardeşi, teyzesi, halası demeden 3-4 kişiyi öldürebiliyor.

Bir başkası; bana niye ters baktın, bana niye omuz attın, bana niye yol vermedin, benim tuttuğum takım gol yerken niye sevindin diye kavga edip birilerinin canına kast edebiliyor.

Veya sevmediği biri ile evlendiriliyor veya sevdiği ile evlendirilmiyor diye kendi canına kast edebiliyor.

Halkın büyük desteğiyle iktidara getirilen birisi kısa bir süre sonra iktidardan alaşağı edilebiliyor.

Kimsenin ses çıkaramadığı birisi de yıllarca bir ülkeyi diktatörce idare edebiliyor.

Evet, bütün bu saydıklarım havasını teneffüs ettiğimiz dünyada yaşayan insanlar yapıyor.

Yani bizler, yani içimizdeki birileri, yani belki komşumuz, belki arkadaşımız dediğimiz kişiler yapıyor!

Hani şarkıda diyor ya;

“Neler oluyor bize yine neler oluyor gülüm
Neler oluyor sana bana neler oluyor”

Sahi bize neler oluyor?

Bu çok ciddi ve bir o kadar da önemli bir soru.

Bu ciddi ve önemli soruya iyi cevap verilmesi gerekiyor.

Üzerinde beraberce yaşayabileceğimiz bir başka dünya eğer yoksa bu soruya cevap vermek için herkesin elini taşın altına koyması lazım.

Beraberce yaşanılabilir bir dünya için bunları yapmak zorundayız.

Parmağımızdaki tırnağın ete batmasının vücuda verdiği ağrıyı hepimiz çok iyi biliyoruz!

Şehrin bir bölgesindeki trafik kilitlenmesinin şehrin diğer trafik akışını nasıl etkilediğini biliyoruz!

Fırat’ın kenarında bir koyunun kaybolmasının ne anlama geldiğini de biliyoruz!

Şu anda dünyanın değişik yerlerinde savaşların, açlıkların, sürgünlerin, soykırımların yaşandığını hepimiz biliyoruz!

Gün; şapkayı önümüze koymak günüdür.

Metotlarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.

Pedagojik formasyonumuzu, iletişim tekniklerimizi, hayat biçimimizi, demokrasi ve özgürlük kavramlarını bu çağın insanlarının istek ve ihtiyaçlarına göre revize edilmesi gerekiyor.

Dünya yerinde durmuyor, en son sürat yoluna devam ediyor.

İnsanlar da yerinde durmuyor, istekleri, ihtiyaçları, her geçen gün değişiyor ve en acısı da gittikçe karmaşıklaşıyor.

Bu karmaşıklığı gidermek için çok çalışmamız gerekiyor.

Unutmayalım; hepimiz ayni gemide yaşıyoruz!

.....................................

  •  
  • >