Dış politika uzmanı değilim.
Dış politikayı gözlemlerim, takip ederim, ilgimi çeken yazıları okurum.
İyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
Son 15-20 yılı çok iyi hatırlıyorum.
Son 15-20 yılda yaşadıklarımızı yaşamaya devam edersek iflah olmamak gibi bir riskle karşı karşıya kalabiliriz.
Asgari müştereklerimiz o kadar çok ki
, asgari müştereklerimiz o kadar güçlü ki, asgari müştereklerimiz o kadar kutsal ki, farkında değiliz, değerini bilmiyoruz.
Darmadağın olmuşuz.
Gelen vuruyor, giden vuruyor.
Kimimiz keyfimizdeyiz, kimimiz zilletin içine düşmüşüz!
Suudi Arabistan’a bakın, keyif yapıyor, farklı bir İslam dünyası gibi!
İran’a bakın, Suudi Arabistan’dan farklı değil.
Irak’ta hala kan gövdeyi götürüyor.
Suriye, dehşetli bir iç savaş yaşıyor.
Filistin, hala kan ağlıyor.
Arakanda Müslümanlar diri diri yakılıyor.
Bunlar yetmedi, şimdi de Mısır ateşe atıldı.
Gidişat hiç iyi değil.
Zulüm almış başını gidiyor.
İnsanlar acımasızca zulümlerine devam ediyor.
Sözde demokrasi havarileri de seyrediyor.
Tüm Müslümanlar emin olsunlar ki bu manzara karşısında birileri aralarında kıs kıs gülüyordur.
Korkarım bu durum Gayretullaha dokunur ve Allah öyle bir bedel ödetir ki hepimiz altında kalırız!
Dünya tarihini açın bakın, ne demek istediğimi anlarsınız.
İnsanlar zulüm eder, ilahi kader adalet eder.
İlahi kader hükmünü icra ederken biz Müslümanlar çok ağır bir bedel ödemek durumunda kalabiliriz.
Dünya siyaseti yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor.
Tam da bu noktada Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’E, Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN’A çok iş düşüyor.
Çok acil olarak İslam ülkelerini bir araya getirmeleri gerekiyor.
Şu aşamada belki tümüyle bir araya gelinemeyebilir ama özellikle Türkiye’nin liderliğinde oluşturulacak küçük çaplı bir birlik bile kartopu misali zamanla büyüyecektir.
Avrupa Birliğinin ilk kurulması da böyle olmamış mıydı?
Müslümanların kontrolündeki tüm birliklerin tek çatı altında bir araya getirilip yaptırım gücü olan bir teşekkül oluşturması gerekiyor.
Bu gün tam da o gündür.
Zaman kaybedecek lüksümüz yoktur.
Bir olmamız, diri olmamız lazım.
Şartları daha fazla zorlamamız lazım.
Yoksa daha çok ağlarız!
Yoksa daha çok dualara sığınmak zorunda kalırız.
Dua edebilecek takat, güç, yüzümüz kalırsa tabi!