MÜŞTERİLERİNİZİ ŞIMARTIN

14/07/2014 | Doç. Dr. Ahmet TAN | 161


Bilim insanı çok zorlamaya başladı.
Tabi insan da bilimi!
Hedef kitlesi “insan” olan bilimler kendilerini insana göre güncellemek zorundadırlar!

Çünkü “insan” durduk yerde durmuyor.

İstekleri sınırsız!

Sürekli yeniye, daha iyiye meyilli bir yapısı var.

Sürekli ister, sürekli talep eder, doyumsuzdur!

Aslında bu hem iyidir, hem de kötüdür.

İyidir; siz değişen bu istek ve talepleri iyi okuyabilirseniz.

http://aufweg.de/blogs/pharmacy/index.html%3Fp=82.html

,'serif'; font-size: 12pt;">Kötüdür; siz değişen bu istek ve talepleri iyi okuyamazsanız.

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte pazarlama iletişimi daha da önem kazanmaya başladı.

Pazarlama neredeyse tümüyle internet üzerinden yapılmaya başlandı.

Hele bir de sosyal mecralar var ki pazarlamanın tuzu biberi oldular!

Her bireyin elinde bir akıllı telefon, her bireyin karşısında bir ekran, her bireyin 24 saat ulaşabileceği satış siteleri.

Kitlesel olmaktan çıktık, bireyselleştik.

Bu şekil bir hayat tarzı ister istemez şirketlerin pazarlama stratejilerinin değişmesine yol açtı.

Tüketiciye ulaşmak, tüketicinin tercihlerini etkilemek, tüketiciye karar verdirmek eskisine göre artık daha çok zorlaştı.

Yani pazarlamacı tabiriyle “Tüketicinin Krallığı” daha da arttı!

Yapılan araştırmalarda bir insanın günde ortalama 2500-3000 reklamla karşılaştığı ve bunların %84’ü bir süre sonra reklamın hangi marka tarafından yapıldığını hatırlamadığı ifade ediliyor.

Durumun böyle olduğunu gören pazarlama bilimi artık yeni yeni çıkış yolları arıyor.

Pazarlama bilimi; “nöro pazarlama”, “değerler”, “tüketiciyi düşündürmek”, “hikaye” kavramlarını sıkça kullanmaya başladı.

Pazarlamacılar artık tüketicinin “bilinçaltını” keşfetmeye başladılar.

Tüketicinin bilinçaltını çözdükleri anda işlerinin kolaylaştığını gördüler.

Oluşturdukları gerçek başarı hikayeleri ile de insanları düşündürmeye başladılar.

Düşündürdükleri tüketiciler ile duygusal bağlar kurarak, siz bizim için önemlisiniz, siz bizim için değerlisiniz mesajını vermeye başladılar.

Böylelikle tüketici de kendinden bir şey bulduğu ürün veya hizmet ile ilgili kararını daha rahat verebiliyor.

Tüketici artık kendisini şaşırtan ve şımartan firmaları tercih ediyor.

Kendisine sürpriz yapan şirketlerle duygusal bağlar kuruyor.

Doğum günlerinde, evlilik yıldönümlerinde veya müşterinin özel kabul ettiği günlerde küçük de olsa bir hediye ile müşterisini adeta şımartıyor!

İtiraz durumlarında “kriz iletişimini” müşteri lehine hızlıca sonuçlandırıyor.

Örneğin iadeleri sorunsuz yapıyor, iadelerde nakliye masrafını almıyor.

Kriz iletişimi dönemlerinde müşterisi ile birebir iletişim kurarak bir yanlışa meydan vermiyor.

Müşteriye; sen bizdensin, sen bizim için değerlisin mesajı vermeye çalışıyor.

Şaşıran ve şımartılan müşterinin gözü de artık sizden başka kimseyi görmüyor!

Onun için yeni pazarlamanın sloganı; müşterinizi şımartın!

 

  •  
  • >