Büyük resim çok net.
Tartışmaya
, farklı analizler yapmaya, yeniden düşünmeye hiç fırsat vermiyor.
Dünya siyaseti yeniden şekilleniyor.
Aslında bu şekillenme işlemleri çok daha önce başlamıştı ama hesapta Türkiye yoktu.
İşin içine Türkiye girince birilerin hesabı tutmadı.
Onun için şu an değişik yerlerden hırıldamalar geliyor.
Öncelikle Türkiye’nin kendine has tavizsiz, sağlam, güvenli, hesapsız ve şeffaf duruşu diğer ülkeleri tedirgin etti.
Bunu değişik zamanlarda değişik provakatif eylemlerle göstermeye çalıştılar ama her seferinde Türkiye işin içine halkı da katarak bu eylemleri bertaraf etti.
17-25 Aralık operasyonu, Gezi olayları, Haziran seçimleri, 15 Temmuz kepazeliği bunlardan akılda kalanları.
Şimdilerde provakatif eylemlerin şekli ve yeri değişmiş gibi görünüyor.
Türkiye’nin Suriye ve Irakta devam eden mücadelesi şimdilik istediğimiz gibi gidiyor.
Bu mücadelenin seyrini ve gidişatını değiştirmek için şer güçler var güçleriyle çalışıyorlar.
Ve işin en güzel yanı da halkın kahir ekseriyeti Türkiye’ye karşı oynanan oyunun farkında olması.
Böyle bir atmosferde referanduma doğru yol alıyoruz.
Yaklaşık 40 gün sonra bu süreç de bitmiş olacak.
40 gün siyasette çok çok uzun bir süre.
Sandığa kadar bu köprünün altında daha çok sular akacak.
Türkiye bir taraftan ekonomiyi yönetmeye çalışırken diğer taraftan terör ile amansız bir mücadele veriyor.
Böyle bir ortamda referandum kampanyası yapmak çok kolay değil.
Referandum sürecinin tartışmasız bir numaralı aktörü Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan.
Bu güne kadar girdiği tüm seçimleri açık ara kazanan çok güçlü bir lider.
Dünya siyasetinin yeniden şekillendiği bu zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan kanaatimce ilk sırada yer almaktadır.
Yıllar önce de ifade ettiğim gibi Recep Tayyip Erdoğan sürecin içinde ise karşı hiçbir siyasi operasyon başarılı olamaz.
Çünkü halkı yanına almayı başarıyor.
Halkı peşi sıra sürüklemesini biliyor.
Diğer taraftan Ak Parti 15 yıllık deneyim ve tecrübesiyle çok sağlam bir kampanya süreci yönetiyor.
Televizyon ekranlarında
, illerde gerçekleştirilen salon toplantılarında referandumun EVET tarafını çok iyi anlatıyorlar.
Anlatabilecekleri, anlatmaya çalıştıkları çok sağlam argümanları var.
15 Temmuz sürecini çok iyi kullanıyorlar.
Bana göre EVET tarafının bir diğer güçlü tarafı Devlet BAHÇELİ’DİR.
Devlet Bahçeli’nin referandumu memleketin istikbal ve istiklal meselesi yapması, çok güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanının yanında yer alması EVET cephesi için çok çok önemli bir kazançtır.
Referandumun HAYIR cephesi EVET cephesi kadar rahat değil.
HAYIR cephesinin en büyük dezavantajı 15 Temmuz’dur.
Eğer Türkiye 15 Temmuz gibi bir kepazeliği yaşamamış olsaydı bu referandumun rengi çok farklı olabilirdi.
Ama 15 Temmuz Türkiye için bir kırılma noktası olmuştur ve bu kırılma anı belleklerde çok derin izler bırakmıştır.
15 Temmuzun neden olduğu travmatik izler bütün canlılığı ile gözler önünde iken referandumun HAYIR tarafını anlatmak çok kolay olmayacaktır.
Onun için referandumun HAYIR tarafını savunan CHP, HDP, SAADET gibi siyasi partiler; PKK, FETÖ, DHKPC gibi terör örgütlerinin işi o kadar kolay olmayacaktır.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’UN bilgi eksikliği kaynaklı söylem ve ifadeleri devam ederse EVET cephesinin işi çok daha kolaylaşacaktır.
Özet olarak; Türkiye hiç olmadığı kadar bir yol ayrımındadır.
Küresel güçler taşeronları üzerinden bütün kozlarını oynayıp sonuca gitmeye çalışıyorlar.
Sandıktan ister evet çıksın, ister hayır.
17 Nisan sabahı Türkiye ve Dünya için çok farklı bir sabah olacaktır.
Unutmayalım, olağanüstü hal devam ediyor.
(9 Mart 2017)