İnsan sosyolojisi, insan psikolojisi böyle bir şey.
Neye ne zaman nasıl tepki vereceğini bilemiyorsunuz.
Doğru yaptığınızı zannettiğiniz bir şeye karşı bazen ummadığınız olumsuz bir tepki verir, yanlış yaptığınız bir şeye karşı da olumlu bir tepki verir.
İşin içine siyaset girdiği zaman da bu tür konular çok daha hassaslaşıyor.
Dile kolay, tam 13 yıl her türlü zorluğu aşarak memleket için bir şeyler yapacaksınız ama size en çok ihtiyaç duyulacak zamanda o insanlar sizi bir kenara bırakacak.
Belki çok ağır oldu ama ortaya çıkan manzara maalesef böyle.
Çok enteresan bir seçim gerçekleştirdik.
Bir taraftan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir siyasi parti lideri gibi sahalara inmesi, diğer taraftan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun çabaları ak partiyi kurtaramadı.
Belki parti politikası olarak böyle bir karar alınmıştı ama siyaset sosyolojisi, siyaset epistimolojisi, insan sosyolojisi konusu ihmal edildi.
Bediüzzamanın içtimai hayat ile ilgili çok güzel bir kaidesi vardır.
"Tenkide kapı açmayınız".
Ak parti bu konuda özellikle son dönemlerde çok iyi bir sınav vermedi.
Toplumda aşırı bir kamplaşma oluşturuldu.
Öyle bir kamplaşma ortaya çıktı ki bir araya gelmesi hayal edilemeyecek insanlar bir araya geldi, bir araya getirildi.
Denize düşenin yılana sarılabileceği unutuldu maalesef.
Yolsuzluk tartışmalarının üzerine ciddi gidilmedi.
Siyasi partiler ve seçim sistemi ile ilgili yasaların çıkarılması ihmal edildi.
Bu konuyu diğer muhalefet partilerine bırakmaktansa kendisi düzenlemeliydi.
Baraj yüzde beşlere, yüzde yedilere çekilseydi bu gün bu konular tartışılmazdı.
Aday tercihleri bir çok ilde huzursuzluğa yol açtı ve bu durum parti teşkilatlarının motivasyonunu olumsuz etkiledi.
Parti olarak çok yıprandılar, siyasetçi olarak yüzleri çok eskidi.
Geçmiş seçimlerdekinin aksine diğer siyasi partilerin peşine takıldıkları görüntüsü verdiler.
Bülent Arınç ve Melih Gökçek arasındaki polemik, yine Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı ile ilgili zamansız ve kritik çıkışları seçmen tercihlerini olumsuz etkiledi.
Kendisine bu güne kadar destek veren seçmeni memnun etmek için yeterli politika üretilmedi.
Toplumun gözüyle devlet harcamalarında disiplin ve kontrolü kaybedildi.
Cumhurbaşkanı'nın "Kürt sorunu yoktur" söylemi Kürt vatandaşlanda duygusal bir kopuşa neden oldu.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 'in "çerez" açıklaması siyasal iletişim açısından doğru olmadı.
Otuz yaş altı seçmenler için dikkat çekici bir söylem, ikna edici bir program geliştirilmedi.
Daha uzun uzun nedenler yazılabilir.
Şimdi yeni bir durum ile karşı karşıya ak parti.
Bunun hesabını en iyi yapacak olan yine ak partinin kendisidir.
Bu sonuçlardan çok çok derslerin çıkarılması gerekiyor.
On üç yıllık kazanımların heder olmaması için aklı selim ile düşünüp yeni bir yol haritasının çizilmesi gerekiyor.
Ortaya çıkan fotoğraf bunu kaçınılmaz kılıyor.
Burada şunu da belirtmek gerekiyor.
Bu seçimin birinci partisi yine ak partidir.
Seçimde ikinci olan parti ile aralarında 16 puan fark vardır.
Türkiye'nin 77 ilinde milletvekili çıkaran tek partidir.
Hala Türkiye'nin umudu konumunda olan tek partidir.
Ak partinin bunları da doğru okuması gerekiyor.
Önümüzdeki günlerde çok renkli tartışmalara şahit olacağız.
Temennimiz Meclise giren tüm siyasi partilerimizin sağduyulu bir şekilde davranmalarıdır.
Bulunduğumuz coğrafya çok hassas dönemlerden geçiyor.
Herkesin çok dikkatli olması gerekiyor.
Oylarını arttıran MHP'yi
, barajı aşıp meclise giren HDP'yi de son olarak kutluyorum.
Bir başka yazıda bu iki partimizi analiz edeceğim.
İyi haftalar diliyorum.
(8 Haziran 2015)