Vaktiyle memleketin birinde namıyla ün yapmış güzel bir semt pazarı varmış.
Bu semt pazarını anlı şanlı yapan tezgah ve tezgahtarları varmış.
Varmış var olmalarına ama pazarın çok meşhur bir pazarcısı varmış.
Diğer pazarcıların hiç birisi bu pazarcıyı alt edemiyorlarmış.
Her semt pazarı kurulduğunda en iyi ürünleri bu pazarcı tezgahına koyarmış.
Başka hiç bir tezgahta olmayan malları bu pazarcı tezgahına koyar satarmış.
En kaliteli mallar, en yeni mallar bu tezgahta olunca semt pazarlarına gelen müşterilerin çoğu bu tezgaha uğrar ve bu tezgahtan alışveriş yaparlarmış.
Gel zaman git zaman diğer pazarcılar bu durumdan çok rahatsız oluyorlarmış.
Ne yapalım, edelim ki pazara gelen müşteriler bizim tezgahları da ziyaret etsinler, bizim tezgahlardaki malları da satın alsınlar diye çare aramışlar.
Çareyi ararlarken ortak yolu bulmuşlar!
O pazarcı ne yapıyorsa biz de aynısını yapalım diye karar almışlar.
Hepimizin tezgahı o pazarcının tezgahı gibi olsun, hatta daha da güzel olsun.
Hepimiz tezgaha daha kaliteli mallar koyalım.
O ne giyiyorsa biz daha iyisini giyelim.
O nasıl hareket ediyorsa biz de öyle hareket edelim.
O kiminle konuşuyorsa biz de gidip onlarla konuşalım.
O nasıl konuşuyorsa biz de öyle konuşalım.
Ve bütün bunları da kurulacak ilk semt pazarında hep birlikte yapalım.
İlk semt pazarı kurulmuş.
Tezgahlar kurulmuş.
Pazar renk cümbüşü.
Semt pazarında eskiden eser yok.
Tezgahlar daha fazlalaşmış.
Tezgahlar daha güzelleşmiş.
Tezgahtarlarda acayip acayip değişiklikler olmuş.
Bu kadar değişiklikler karşısında herkesin gözü bizim pazarın en başarılı pazarcısının tezgahında olmuş.
Bizim pazarcı tezgahı kurmasına kurmuş ama diğer tezgahların yanında biraz sönük kalmış.
Müşteri o pazarcıdan çok daha yeni yeni şeyler beklerlerken tezgaha bakmışlar ki çok değişiklik yok.
Hatta eski tezgahtan daha eski şeyler konulmuş.
Şimdi herkes semt pazarının akşamını bekliyor.
Bakalım bu sefer en çok satışı yapacak tezgah hangisi olacak?
Akşam ola hayrola.
Semt pazarı bereketli ola.
.............
Ahmet Tan / 25 Mayıs 2018