YENİÇERİ KIYAFETLERİ

12/02/2009 | Doç. Dr. Ahmet TAN | 180


19.yüzyılda Almanya’nın Mülhaym şehrindeki Ren Nehri’nin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında Fransızlar oturuyordu.

Fransızlar, her sene nehrin Almanlardaki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyor.

O sıralar

, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabii.

Bir sene çareyi,durumu Osmanlı sultanına yazıp imdat istemekte bulurlar.

Mektupta şöyle denmektedir:

“Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar.

Siz ki dünyaya adını veren imparatorluğun sultanı, İslamiyetin de halifesisiniz.

Mahsulümüzü bu sene olsun toplama imkanı sağlayın.”

Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah, asker göndermeyi gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kafi bulur ve cevabı bir mektupla beyaz elbise dolu üç çuval yollanır.

Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:

“Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçeri elbiselerini görmeleri kafidir.

Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin yakın yerlerinde dolaştırın.Karşıdan gören Fransızlar için bu kafidir.”

Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar.

Hasat vakti büyük bir heyet yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlar.

Ertesi gün gelen haber, Almanların sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:

“Osmanlılardan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terk ederek iç kesimlere doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir.”

Bu olay Mülhaymlilerin gönüllerinde taht kurmuştur.

Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini Mülhaym’a bağlı Karlsruhe Müzesi’ne koyup ziyarete açarlar.

Şehrin en büyük binasına da Osmanlı bayrağı asarlar.

Ayrıca, halen olayın yıldönümünde karnaval düzenleyip hadiseyi temsilen kutlarlar.

Bu olay, Osmanlı’nın sadece yeniçeri kıyafetiyle Almanları, Fransızların elinden ve talandan kurtardığını gösteren maziden elmas bir tablo olarak kalmaktadır.

 

(A.Şerif İZGÖREN, Avucunuzdaki Kelebek)

 

  •  
  • >